Kredi Kartı Ücreti (Banka ve Finans Hukuk Dergisi, 2012-4)
Bankalarca kredi kartı müşterilerinden talep edilen yıllık kredi kartı ücretleri, son dönemlerde kamuoyunda sıkça tartışılmakta, bankaların ücret talepleri karşısında kart hamilleri tarafından sıklıkla tüketici hakem heyetlerine başvurulmakta ve yargıya intikal eden ihtilaflarda ciddi bir artış yaşanmaktadır.
Bu çalışmamızda, bankalarca talep edilen kredi kartı ücreti ile ilgili mevcut yasal düzenlemeler, konu hakkındaki yasa çalışmaları, kart ücretlerinin haksız şart olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği hususları üzerinde durulmaya çalışılacaktır.
1.Genel Bilgiler
Kredi kartı, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 3. maddesinde “Nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kart veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarası” şeklinde tanımlanmıştır.
Kredi kartlarının, kart hamillerine nakit ödeme gerekmeksizin ve çoğu zaman vade farkı olmaksızın taksitlendirme imkanları ile mal ve hizmet satın alımı sağlaması, nakit avans çekme olanağı sunması ve bu hizmetten yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da yararlanma imkanı bulunması nedeniyle kredi kartları özellikle son yıllarda oldukça yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
Kredi kartı hamilinin kredi kartı sistemine dahil olması ile birlikte kredi kartı kullanımının sağladığı bu olanaklardan yararlanmasının yanında bir takım yükümlülükler altına girmesi de kaçınılmazdır. Kredi kartının ve şifrelerinin muhafazası, yapılan harcamaların zamanında ödenmemesi halinde veya kredi kartından nakit avansı çekilmesi durumunda faiz ödeme borcu ve bu çalışmanın konusunu teşkil eden kredi kartı ücreti ödeme yükümlülükleri bunların başında gelmektedir.
Bankalar, kredi kartı müşterileri ile imzalamış oldukları kredi kartı sözleşmelerine dayanarak kart hamillerinden “üyelik aidatı”, “kart ücreti” veya “kart bedeli” gibi isimler altında, yılda bir kez ödenmek üzere belli ücretler talep etmektedir. Ancak özellikle son dönemlerde bankalarca kart ücretinin talep edilip edilemeyeceğine ve bu talebin yasal dayanaklarına ilişkin tartışmalar yaşanmakta, tüketicilerin, kendilerinden tahsil edilen kart ücretlerine giderek artan sayıdaki itirazları ile karşılaşılmaktadır.
Aşağıda daha detaylı olarak yer verileceği üzere, doktrinde genel olarak kabul gören görüş, kart ücretinin, bankalarca verilen bir hizmetin bir karşılığı olarak ve kredi kartı sisteminin gerektirdiği harcamalar nedeniyle talep edilmekte olduğu, bankalarca kart ücreti talep edilmesini yasaklayan yasal bir düzenleme bulunmadığı, bankalarca kart hamiline sağlanan bu olanaklar karşısında kart hamilinin kredi kartını kullanmasa dahi bu ücreti ödemekle yükümlü olduğu yönünde olmakla birlikte[1], birçok yargı kararında aksi yönde değerlendirme yapıldığı görülmektedir.
Kredi kartı ücretine ilişkin mevcut yasal düzenlemelere ve akabinde konuya ilişkin hukuki tartışmalara geçilmeden evvel öncelikle bir hususun tespiti önem arz etmektedir.
5464 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (j) bendinde, kart hamili; “banka kartı veya kredi kartı hizmetlerinden yararlanan gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmış, “Kurumsal kredi kartları” başlıklı 43. maddesinde tacirlere verilen kurumsal kredi kartlarına bu Kanun’un uygulanmayacak maddeleri[2] belirlenmiş olup, bu istisna dışında kartlı sistem kuran, kart çıkaran, üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar ile üye işyerleri ile kart hamillerinin bu Kanun hükümlerine tabi olacağı düzenlenmiştir.
Aşağıda yer verilen açıklama ve değerlendirmeler, bankalar ile tüketiciler arasında imzalanan kredi kartı sözleşmelerine ilişkin olup, kurumsal kredi kartları inceleme konusu dışında bırakılmıştır.
2.Kredi Kartı Ücreti ile İlgili Mevcut Yasal Düzenlemeler
Ülkemizde kredi kartı kullanımının çok daha önce başlamış olmasına karşın[3], kredi kartlarına ilişkin ilk yasal düzenleme 2003 yılında yürürlüğe giren ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da değişiklik yapan 4822 sayılı Kanun ile gerçekleşmiş, böylece 4077 sayılı Kanun’a “Kredi Kartları” başlıklı 10/A maddesi eklenmiştir.
2006 yılında yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu, 4077 sayılı Kanun’daki kredi kartına ilişkin hükümleri açıkça yürürlükten kaldırmamıştır.
Bu nedenle, doktrinde 5464 sayılı Kanun’un TKHK anlamında tüketici olsun olmasın tüm kredi kartı hamillerini koruyan özel nitelikte (ve daha sonra yürürlüğe giren) bir yasa olduğu göz önünde bulundurulduğunda, TKHK’na yapılan eklemenin örtülü biçimde yürürlükten kaldırıldığını savunan görüşler bulunduğu gibi[4], 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamındaki mal ve hizmet alımlarında, 4077 sayılı Kanun’un 5464 sayılı Kanun’a aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağını kabul eden görüşler de bulunmaktadır[5].
5464 sayılı Kanun’un özel nitelikli bir kanun olması nedeniyle kredi kartından doğan ve bir tarafı tüketici olan uyuşmazlıkların öncelikle bu Yasa’daki düzenlemeler çerçevesinde ele alınması, buna karşın yargı kararları da dikkate alınarak 4077 sayılı TKHK’un aşağıda değinilecek olan haksız şart ile ilgili hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği düşünülmektedir.
5464 sayılı Yasanın 13/2 maddesinde “Kart çıkaran kuruluşlar, kredi kartlarına uyguladıkları faiz, gecikme faizi, yıllık ücret ve her türlü komisyon oranları ile istenilen diğer bilgileri kamuoyuna yayınlanmak üzere aylık olarak Kuruma (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na) iletir. Yayınlanacak bilgi ve belgelerin içeriği ve yayınlama usul ve esasları Kurulca belirilenir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bankaların kart hamillerinden talep edecekleri yıllık kart ücretlerini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na bildirmek zorunda olduklarını belirten söz konusu düzenleme, bankaların kart ücreti taleplerinin temel yasal dayanaklarından birini teşkil etmektedir.
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun “Kart kullanımına ilişkin yükümlülükler” başlıklı 15/1 maddesinde ise “Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kartın zilyetliğine geçtiği veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan itibaren, kart hamiline aittir.” düzenlemesine yer verilmiş, madde gerekçesinde “Banka kartının, kredi kartının veya ek kartın kart hamiline teslim edilmiş olması kaydıyla yenileme ücreti ve yıllık üyelik ücretinin kart hamiline ait olması hükme bağlanmıştır.”açıklamaları yer almıştır[6].
Bu düzenlemelerle, yasa koyucunun iradesinin, bankalarca müşterilerine tahsis ettikleri kredi kartları dolayısıyla yıllık ücret talep edilebileceği yönünde olduğu ve kredi kartı ücreti alınmasının yasal düzlemde yasaklanmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, bu konudaki önemli temel düzenlemelerden biri de Türk Ticaret Kanunu’nda yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde, “Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. ”düzenlemesine yer verilmiştir. Birer tacir olan bankaların, müşterilerine sundukları, nakit olmaksızın ödeme yapma ve buna ilişkin sistemi kurma hizmeti karşılığında müşterilerinden bir ücret talep etmeleri, TTK.nun 20. maddesi kapsamında değerlendirilmeli ve bu talebin anılan yasal düzenlemeye dayandığı kabul edilmelidir.
3.Kredi Kartı Ücretine İlişkin Yasal Düzenleme Girişimleri
Kredi kartı ücreti sorunu kamuoyunu uzun süreden bu yana meşgul etmekte olduğundan, bir çok yasal düzenleme girişiminde bulunulmuştur. Aşağıda bunlara kısaca yer vermeye çalışacağız;
1-Yıllık kart ücreti konusunun kamuoyunu sıklıkla meşgul etmesi ve Tüketici Hakem Heyetleri ile Tüketici Mahkemelerince konu hakkında farklı yönde kararlar verilmesi üzerine, 16.06.2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan bir yasa değişikliği talebiyle 5464 Sayılı Yasa’nın 8. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmek istenmiştir.
“Kart çıkaran kuruluşlar, kartın verilmesi anında kart hamilini yeteri derecede bilgilendirmek ve talep edilmesi halinde, gerçekleştirilmiş işlemlere ait kayıtları otuz günü geçmemek üzere işlemin mahiyetine uygun bir süre zarfında sağlamakla yükümlüdür. Yurt dışı işlemlerinde bu sure altmış gün olarak uygulanır. Kart çıkaran kuruluşlar Kanunun 9.maddesinin 1. fıkrasında belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde 3.500 TL ‘ye kadar kullanım limiti tahsis ettikleri kredi kartları için 35 TL’ye kadar, 3.500 TL ve daha fazla bir tutarda kullanım limiti tahsis ettikleri kredi kartları içinse tahsis edilen limitin %1’ini geçmeyecek şekilde belirleyecekleri bir tutarda yıllık kredi kartı kullanım bedeli talep edebilirler. Kredi kartı kullanım bedeli kart hamillerinden yılda bir kez yada eşit taksitler halinde tahsil edilebilir.”[7]
Söz konusu değişikliğe neden gerek duyulduğu ise gerekçede aşağıdaki şekilde açıklanmıştır;
“6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 16/10/2006 tarihli ve 2006/11188 sayılı Bakanlar Kurulu kararı,2006/1 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Tebliği, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu,4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Borçlar Kanunu’nda yer alan düzenlemelerde bankaların banka ve kredi kartlarına ilişkin ücret talep etmesini engelleyen açık bir hüküm bulunmamasına rağmen banka ve kredi kartlarına ilişkin olarak bazı yargı kararları dikkate alındığında kredi kartı ücretlerinin yasal dayanağı bulunup bulunmadığı yönünde tereddütler ortaya çıkmıştır. Söz konusu tereddütlerin giderilmesi ve konuya ilişkin uygulamaların düzenlenmesine yönelik olarak müşterilerin bilgilendirilmesine yönelik yükümlülükler öngören bu fıkrada değişiklikler yapılmıştır.” [8]
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yasa değişikliği teklifi ve buna ilişkin gerekçede, bankaların kart hamillerinden yıllık ücret talep etmelerinin yasal ve haklı olduğu tespit edildikten sonra konu hakkındaki uygulamada yaşanmakta olan tereddütlerin giderilmesi bakımından yasal değişikliğe gidilmek istendiği belirtilmiştir.
Söz konusu yasa değişikliği teklifi 24.06.2009 tarihli Meclis oturumunda geri çekilmiş olmakla birlikte, bu durum, bankaların yıllık kredi kartı ücreti taleplerinin yasal olduğu gerçeğini değiştirmemiş, sadece kart ücreti miktarının kanun ile değil de eskiden olduğu gibi taraflar arasındaki sözleşmeyle belirlenmesi gerektiği sonucunu doğurmuştur. Nitekim, TBMM tutanaklarına yansıyan geri çekme gerekçesinde de “ Kredi kartlarından yıllık kullanım bedeli alınmasının kart çıkaran kuruluşlar ile tüketiciler arasında sözleşme hükümlerine göre belirlenmesinin daha uygun olacağı ve bu konuda yasal bir düzenlemeye gerek olmaması gerekçesiyle tasarı metninden çıkartılması amaçlanmıştır.”açıklamalarına yer verilmiştir.[9]
2- 5464 Sayılı Kanun’da, 5915 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin TBMM’de görüşülmesi sırasında , 5464 Sayılı Kanun’a aşağıdaki içeriği yer alan Geçici 7. maddenin eklenmesi teklif edilmiştir:
“Kart çıkaran kuruluşlar kart hamillerinden kredi sözleşmesinde bulunan faiz dışında herhangi bir isim altında ödemede bulunmasını talep edemezler.”
Söz konusu yasa değişikliği talebi 24.06.2009 tarihli TBMM oturumunda, yıllık kart ücretinin banka ile kart hamili arasında imzalanacak sözleşmeyle belirlenebileceği gerekçesiyle red edilmiştir.[10]
3-Halen TBMM komisyonunda bulunan 02.10.2012 tarihli, Banka Kartları ve Kredi Kartları ile Bankacılık Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile 5464 sayılı Kanun’un 13/2 maddesinde geçen “yıllık ücret” ibaresinin madde metninden çıkarılması, 24. maddesine kart çıkaran kuruluşlar ile kart hamilleri arasındaki sözleşmelerin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a aykırı olamayacağı şeklinde bir hüküm eklenmesi ve yine aynı maddeye “kart hamilinden 5464 sayılı Kanun’un 24.maddenin 1. ve 4. fıkraları ile 4077 sayılı Kanun’a aykırı şekilde; kart hamili ile müzakere edilmeden önceden hazırlanmış standart sözleşmelere dayanarak kredi kartı kullanım ücreti, kart aidatı veya yıllık ücret gibi adlar altında hiçbir şekil ve surette ödeme talep edilmez ve kart hamilinin hesabından kesinti yapılmaz.” şeklinde bir ekleme yapılması öngörülmektedir.[11]
Söz konusu teklifte 5464 sayılı yasanın 13/2 maddesindeki “yıllık ücret” ibaresinin çıkarılmak istenmesindeki amaç madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, yıllık ücret taleplerine dayanak oluşturabilecek ifadelerin Kanun’dan çıkarılmasıdır. 4077 sayılı Kanun’a yapılan atfın ise, 5464 sayılı Kanun’un özel yasa olması ve daha sonra yürürlüğe girmesi nedeniyle 4077 sayılı Kanun’da yer alan kredi kartlarına ve özellikle haksız şarta ilişkin düzenlemelerin kredi kartından doğan uyuşmazlıklarda uygulanıp uygulanmayacağı ile ilgili tartışmaları sona erdirme amacı taşıdığı anlaşılmaktadır.
4- Diğer taraftan, kamuoyunda yeni tartışılmaya başlanan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Taslağı’nda ise konu hakkında “Sözleşmede belirtilmiş olmadıkça, tüketiciden, faiz, masraf, komisyon, teminat ve benzeri ödeme talep edilemez; sözleşmede öngörülen koşullar, sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemez. Bankacılık sözleşmelerinde ise hiçbir suretle tüketicilerden kredi kartı üyelik ücreti, hesap işletim ücreti, dosya ücreti, ipotek fek ücreti vb. isimler altında herhangi bir bedel alınamaz.”[12] düzenlemesine yer verilmiştir. (m.4/2)
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un neredeyse tüm maddelerinde değişiklik öngören bu tasarı ile ilgili olarak Bakanlıkça yayınlanan açıklamada “Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanununda tüketici haklarına ilişkin getirilen düzenlemelere uyum sağlanması, diğer taraftan süreç içerisinde yeni AB direktiflerin düzenlenmesi ve mevcut direktiflerde yapılan değişiklikler ile uygulamada ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesinin amaçlandığı, tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirlerin alınması, tüketicilerin hak arama yollarının kolaylaştırılması, tüketicinin bilgilendirilmesine ağırlık verilmesinin öngörüldüğü” belirtilmekte, buna karşın bankacılık sözleşmelerinde, tüketicilerden kredi kartı üyelik ücreti, hesap işletim ücreti, dosya ücreti, ipotek fek ücreti vb. isimler altında herhangi bir bedel alınamayacağına ilişkin düzenlemenin gerekçesine ilişkin bir açıklamaya yer verilmemektedir.[13]
4.Kredi Kartı Ücretinin Hangi Şartlarda Talep Edilebileceği ve Haksız Şart Sorunu
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, bankaların kredi kartı hamillerinden yıllık kredi kartı ücreti talep etmeleri konusunda yasal bir engel bulunmamaktadır.
Ancak, bankaların kredi kartı ücreti talep etmesine yasal bir engel bulunmaması bu ücretin talep edilebilmesi için yeterli değildir. Bankalarca yıllık kart ücreti talep edilmesinin haksız şart teşkil edip etmeyeceği hususunun ve hangi şartların gerçekleşmesi halinde yıllık kredi kartı ücreti talep edilebileceğinin ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Zira, bankalar ile kredi kartı hamilleri arasında akdedilen kredi kartı sözleşmeleri önceden bankalarca hazırlanmış matbu sözleşmeler olduğundan, sözleşmelerde yer alan kart ücreti alınacağına ilişkin hükümlerin genel işlem şartı olarak ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Doktrinde haklı olarak, genel işlem şartlarına dayalı sözleşmenin taraflarından birinin tüketici diğerinin bir banka olması nedeniyle, tüketicinin korunmaya muhtaç taraf olduğu, zira tüketicinin uzmanlarca hazırlanan böyle bir sözleşmeyi anlayacak donanıma sahip olmadığı, ayrıca bir girişimci tarafından kendisine sunulan genel işlem şartlarına dayalı sözleşmeyi anlayıp reddetse dahi diğer bir girişimci ile yine müzakere etmeden onun hazırladığı sözleşmeyi yapmak zorunda kalacağı belirtilmektedir.[14]
Bu düşünceye paralel olarak, 5464 sayılı Kanun’un 24/4 maddesinin 2. cümlesinde “sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemeyeceği” düzenlenmiş olup, bu düzenleme ile ekonomik olarak daha zayıf durumda olan tüketicinin hakları koruma altına alınmaya çalışılmıştır.
Bu kapsamda doktrinde, gerçekleştirilen yargısal denetimin tüketicilerin korunmasına yönelik en temel ve etkin mekanizma olduğu, genel işlem şartlarının özellikle iki yönden yargısal denetime tabi tutulduğu kabul edilmektedir.
Bunlardan biri sözleşmelerde yer alan genel işlem şartlarının tüketici açısından bağlayıcı olup olmadığının, başka bir ifadeyle genel işlem şartının sözleşme içeriğine dahil olup olmadığının denetlendiği bağlayıcılık (yürürlük) denetimi; diğeri ise sözleşmeye dahil olduğu kabul edilen genel işlem şartlarının (aşağıda daha ayrıntılı olarak üzerinde durulacak olan) kanunda öngörülen sınırlar içinde kalıp kalmadığının denetlendiği içerik denetimidir.[15]
Uygulamada, bankaların kredi kartı ücreti talebi ile karşı karşıya kalan tüketicilerin, çoğunlukla önce ilçe tüketici hakem heyeti başkanlıklarına başvurduğu, hakem heyeti kararlarına karşı tüketici mahkemeleri nezdinde yapılan itirazlar kapsamında mahkemelerce temel olarak bankalarca tahakkuk ettirilen kredi kartı ücretlerinin haksız şart niteliğinde olup olmadığı hususunun değerlendirildiği görülmektedir. Gerçekten aksi yönde kararlar da bulunmakla birlikte bir çok tüketici mahkemesi kararında, “…Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesi ile Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 24. maddesi gereğince tüketici yönünden haksız şart olarak kabul edilen bu hükmün davalı tüketiciyi bağlamayacağı..”, “…tüketicinin banka tarafından hazırlanan standart sözleşmede yer alan kart ücretini ödeme konusunda sözleşme içeriğine etki edemediği, banka tarafından belirlenen standart sözleşme içeriğinde yer alan standart şartın kart bedelinin kullanıcı tarafından ödenmesi konusunda münferiden tartışıldığının banka tarafından ispat edilemediği”, “..sözleşmede üyelik ücreti ve bu ücretin ne şekilde belirleneceğine ilişkin hükmün açıkça anlaşılır dilde belirtilmediği..” gibi gerekçelerle[16] bankaların kart ücreti taleplerinin haksız şart olduğu belirtilmektedir.
5464 sayılı yasada, “sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemeyeceği” düzenlenmiş olmakla birlikte haksız şart kavramı tanımlanmamıştır. Uygulamada gerek tüketici hakem heyetleri gerekse tüketici mahkemelerince verilen kararlar haksız şart kavramı üzerine inşa edilmekte olup, öncelikle bu kavramın tanımı ve ne şekilde yorumlandığı üzerinde durulacaktır.
Haksız şart kavramı ile ilgili olarak, 4077 sayılı Kanun’un “Sözleşmelerdeki Haksız Şartlar” başlıklı 6. maddesinde “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.” düzenlemesine yer verilmektedir.
4077 sayılı Kanun’daki tanımlamada haksız şartın üç unsurundan bahsedilmektedir. Buna göre, bir sözleşme hükmünün;
- Sözleşmeye tüketici ile müzakere edilmeden tek taraflı olarak konulması,
- Tarafların hak ve yükümlülüklerinde, tüketici aleyhine bir dengesizlik yaratması,
- İyi niyet kurallarına aykırı olması
halinde, o hükmün haksız şart olarak kabul edileceği düzenlenmiştir.
Söz konusu yasal düzenlemeden, bu üç şartın bir arada bulunması halinde haksız şartın varlığından bahsedilebileceği anlaşılmaktadır.
4077 sayılı TKHK’nun 6. maddesinin 3. fıkrasında “Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.” denmekte, aynı düzenlemeye Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelikte de yer verilmekte, TKHK’un 6. maddesinin 5. fıkrasında bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri süren satıcı/sağlayıcıya bu iddiasını ispat yükü getirilmektedir.
Bankalar arası kart merkezi verilerine göre ülkemizde 2012 yılı 3. dönem itibarıyla toplam kredi kartı sayısı 53.728.945 olup[17], bankaların her bir kredi kartı müşterisi ile önceden hazırlanmış standart sözleşme kullanmaksızın bireysel sözleşme hazırlanması zor hatta imkansız olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, tüketici mahkemelerine intikal etmiş bazı vakalarda, mahkemelerce yalnız söz konusu müzakere şartına istinaden karar verildiği görülmektedir. Bu yöndeki bir değerlendirme, kart ücretinin, bankaların standart kredi kartı sözleşmelerinde kart ücreti alınacağına ilişkin sözleşme koşulunu kart hamili ile müzakere etmesi olanağı fiilen bulunmadığından, daha en baştan haksız şart olarak kabul edilmesi sonucunu doğuracaktır.[18] Oysa, yukarıda belirtildiği bir sözleşme koşulunun haksız şart olarak kabul edilmesi için “müzakere edilmeden tek taraflı olarak sözleşmeye konulması” başlı başına yeterli bulunmamaktadır. Söz konusu sözleşme koşulunun aynı zamanda “tarafların hak ve yükümlülüklerinde tüketici aleyhine dengesizlik yaratması” ve “iyi niyet kurallarına aykırı olması” da gerekmektedir.
Kredi kartı ücreti özelinde konu irdelendiğinde, kredi kartı ücreti alınacağına ilişkin sözleme koşulunun “tarafların hak ve yükümlülüklerinde tüketici aleyhine dengesizlik yarattığı” ve “iyi niyet kurallarına aykırı olduğu” söylemek mümkün değildir. Zira, bankaların kredi kartı ücretini sundukları bir hizmetin karşılığı olarak talep etmektedirler. Bu hizmet kart hamiline mal ve hizmet alımlarında önemli bir kolaylık sağlama ve güvenli ödeme imkanı sunma hizmetidir. Doktrinde kabul edildiği üzere, serbest piyasa ekonomisinde kural olarak verilen bütün hizmetler ücretlendirilebilir. Bu kapsamda, tüketiciye verilen kredi kartı hizmeti için yıllık bir ücret talep edilmesi mümkündür.[19]
Bankalar, müşterilerine nakit bulundurmaksızın alışveriş yapabilme imkanı tanıyan bu hizmet için çok yüksek miktarda maliyetlere katlanmak zorunda olup bu gerçek, 5464 Sayılı Banka ve Kredi kartları Kanun’da değişiklik yapılması amacıyla 16.06.2009 tarihinde TBMM’ne sunulan yasa tasarısının gerekçesinde aşağıdaki şekilde ortaya konulmuştur:
“Kredi kartı ücretleri, kartın kullanım süresi boyunca verilen çeşitli hizmetlerin ve operasyonel işlemlerin maliyetleri karşılığında kart hamillerine yıllık olarak yansıtılan bir bedeldir.
Kart basımları, yurtdışından temin edilen kart plastikleri ve bunların üzerlerindeki çipler ile kart ve çip üzerine kart sahibine ilişkin bazı bilgilerin yazılması, operasyonel maliyetler, her ay düzenli olarak gönderilen ekstrelerin basım ve gönderilmesi maliyetleri, sigorta maliyetleri, uluslararası kredi kartı kuruluşlarına ödenen lisans bedeli ve çeşitli ücretler, müşteri hizmetlerini sağlamak için yedi gün yirmi dört saat çalıştırılan personele ödenen ücretler ve bunlara ilişkin yatırımlar ile teknolojik altyapı yatırımları maliyetleri oluşturan başlıca işlemler ve hizmetlerdir. Bu işlem ve hizmetleri karşılayacak bedellerin kredi kartı hamillerine yansıtılamaması kredi kartı faiz oranlarının rekabetçi bir şekilde belirlenememesine de yol açmaktadır.”[20]
Her ne kadar, yıllık kart ücreti miktarının kanunla belirlenmesini öngören söz konusu değişiklik tasarısı sonradan geri çekilmiş ve konunun kanunla değil de taraflar arasında akdedilecek sözleşmeyle belirlenmesinin daha uygun olacağına karar verilmiş ise de kredi kartları ile ilgili olarak bankaların katlanmak zorunda kaldıkları maliyetler ile ilgili tespitler geçerliliğini korumaktadır.
Gerçekten de bankalar, verdikleri kredi kartı hizmeti karşılığında yukarıda sayılan çok sayıda maliyete katlanmakta ve bir risk üstlenmektedir. 5464 Sayılı Kanun, bankalar yönünden;
- Kartların düzenli ve güvenli kullanımı ile bildirim, talep, şikayet ve itirazlara ilişkin gerekli tedbirleri almaya yönelik sistemi kurmak ve kesintisiz olarak açık tutmak (m.8/3)
- Kartın verilmesi anında kart hamilini yeteri derecede bilgilendirmek ve talep edilmesi halinde, gerçekleştirilmiş işlemlere ait kayıtları otuz günü geçmemek üzere işlemin mahiyetine uygun bir süre zarfında sağlamak (m.8/4),
- Kartların kullanılması bir kod numarası, şifre ya da kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa, bu tür bilgilerin gizli kalması amacıyla gerekli önlemleri almak ve harcama ve alacak belgesinin müşteri nüshası üzerinde ve yazışmalarda kart numarasının açıkça yer almasını engellemek (m.8/5)
- BDDK tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde, kredi kartı hesap özeti düzenlemek, yazılı veya kart hamilinin talebi üzerine elektronik ortam veya başka etkin yollarla bildirilmek (m.10)
- Kartın çalınması ya da kaybolması ve 24 saat içinde bunun bildirilmesi halinde 150 TL üzerindeki zarara katlanmak (m.12)
- İç kontrol, risk yönetimi ve iç denetim sistemleri, muhasebe ve finansal raporlama birimi kurmak, finansal tablolara ilişkin bilgiler ve belgeler başta olmak üzere her türlü kayıt, bilgi, belge, yapı ve sistemlerini denetime uygun ve hazır hale getirmek (m.27/1)
gibi birçok yükümlülük getirmektedir.
Bankaların bu hükümler doğrultusunda kurduğu sistemin bir maliyeti bulunduğundan, kart sahiplerinden alınan kredi kartı ücreti, bu konuda sunulan hizmete ilişkin bir katkı payı olarak kabul edilmelidir.[21] Ayrıca, kart ücreti talep edebilmek için kredi kartının düzenlenerek müşteriye verilmiş olması yeterlidir. Kredi kartı henüz ödeme aracı olarak kullanılmış olsa dahi, hamil bu ücretleri ödemekle yükümlüdür.[22] Çünkü kredi kartının düzenlenerek hamile verilmiş olması, hamile her zaman için nakit ödemeksizin alışveriş yapma olanağını sağlamaktadır.[23]
Doktrinde, kart ücretlerinin miktarı genel olarak, kart kuruluşları tarafından tek yanlı olarak belirlenmekle birlikte, bu miktar belirlenirken Medeni Kanun’un 2. maddesindeki objektif iyi niyet kurallarına göre hareket edilmesi gerektiği, aksi halde hamil tarafından üyelik sözleşmesinin feshi yoluna gidilebileceği yönünde görüşler bulunmaktadır.[24]
Buna karşın kart ücretleri konusunda Sirmen tarafından ileri sürülen görüşe göre ise[25]; banka ile kart hamili arasında imzalanan sözleşmede yıllık kart ücreti olarak belli bir tutarın bankaya ödeneceği belirtilmiş ve sözleşmenin içeriğine dahil olmuşsa bu hükmün tarafların karşılıklı hak ve borçlarında dürüstlük kuralına aykırı düşecek ölçüde tüketici aleyhine dengesizliğe yol açmasından bahsedilemeyecek ve haksız şart olarak değerlendirilemeyecek, Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin “Sözleşme Şartlarının Haksızlığının Değerlendirilmesi” başlıklı 6. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Şartların haksızlığının takdirinde bu şartlar açık ve anlaşılır bir dille kaleme alınmış olmak koşuluyla, gerek sözleşmeden doğan asli edim yükümlülükleri arasındaki, gerekse mal veya hizmetin gerçek değeri ile sözleşmede belirlenen fiyatı arasındaki dengeye ilişkin bir değerlendirme yapılamaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, yıllık kart ücretinin yüksek olması nedeniyle hükmün haksız şart olarak nitelendirilemeyecektir.
Bu görüşe göre hakim, ücrete ilişkin şartın haksız şart teşkil edip etmediğini inceleyebilecek ancak yukarıda yer verilen düzenleme uyarınca ücretin yüksek olduğundan bahisle sözleşme hükmünün haksız şart olduğuna karar veremeyecektir. Ayrıca Sirmen, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ve bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce banka ile kart hamili arasındaki sözleşmede yıllık kart ücreti tutarı belirlenmeyerek, bunu belirleme yetkisinin bankaya verildiği veya sözleşmede bankanın izleyen yıllarda kart ücretini artırma hakkını saklı tuttuğu hallerde, bu şartların haksız şart halini almasının mümkün olduğunu da savunmaktadır.
Tüm bu açıklamalara ek olarak 5464 sayılı Kanun’un kart çıkaran kuruluş ve kart hamilleri arasındaki sözleşmenin şartlarını düzenlediği maddelerine de kısaca değinmekte yarar görülmektedir. Buna göre, 5464 sayılı Kanun’un 24. maddesinin 1. fıkrası “Kart çıkaran kuruluş ile kart hamilleri arasındaki ilişkiler, bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde en az oniki punto ve koyu siyah harflerle hazırlanacak sözleşme ile düzenlenir…” şeklinde olup, aynı maddenin 4. fıkrasında “Kart hamilinin yaptığı işlemler nedeniyle sözleşmede yer almayan faiz, komisyon veya masraf gibi adlar altında hiçbir şekil ve surette ödeme talep edilemez ve kart hamilinin hesabından kesinti yapılamaz. Sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemez.” denmek suretiyle kredi kartı yıllık ücreti talep edilebilmesi için öncelikle taraflar arasında asgari koşulları yasada belirtilen şekilde düzenlenmiş bir sözleşme bulunması ve talep edilecek kart ücretinin sözleşmede yer alması şartı arandığı anlaşılmaktadır.
Banka Kartları ve Kredi Kartları Yönetmeliği’nin 17/5-c maddesinde kredi kartı sözleşmelerinde “Sözleşmeye bağlı olarak kart hamillerinden alınabilecek ücret, komisyon, masraf ve vergilerin neler olacağına dair açıklamaların ve bunların tutarlarının ve sözleşmede yer alan ücret ve, komisyon, masraf ve vergiler dışında kart hamillerinden herhangi bir isim altında ödeme talep edilemeyeceği ve hesabından kesinti yapılamayacağına” ilişkin hükümlere yer verileceği; 19/1-ı maddesinde ise kredi kartı hamillerine gönderilecek hesap özetlerinde “kredi kartlarına ilişkin olarak ilgili hesap özetinde tahakkuk ettirilen yıllık ücrete” ilişkin bilgilerin bulunmasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.
5464 sayılı Kanun’da yer alan bu düzenlemeler çerçevesinde, bankalar ile kredi kartı hamilleri arasında, asgari özellikleri Kanun’da belirtilen şekilde (en az oniki punto ve koyu siyah harflerle hazırlanacak) bir sözleşme akdedilmesi, bu sözleşmenin bir örneğinin kart hamiline teslim edilmiş olması ve sözleşmede banka tarafından hamilden tahsil edilecek yıllık kart ücretinin tutarının açıkça belirtilmesi ve ayrıca kredi kartlarına ilişkin olarak ilgili hesap özetinde tahakkuk ettirilen yıllık ücrete yer verilmesi halinde kredi kartı ücretinin talep edilebilir hale geleceği anlaşılmaktadır.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan 2007/2 sayılı Genelgede de “………… Kaldı ki, söz konusu Yönetmeliğin ekinde haksız şartların tespitinde yol gösterici olması bakımından verilen listenin (b) bendinin ikinci fıkrasında finans hizmeti ifa edenlere tüketici tarafından ödenecek veya tüketiciye ödenecek faiz oranlarını veya finans hizmetlerinin diğer bütün masraflarının bedelini haklı sebeplerin varlığı halinde önceden bildirmeksizin değiştirme hakkı veren şartların tüketiciye bu durumu derhal bildirme yükümlülüğü ve tüketicinin sözleşmeyi fesih etme hakkının bulunduğu hallerde haksız şart olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmektedir. Bu nedenle, kredi kartı üyelik ücretlerine tüketicilerin hesap özetlerinde yer verilmesi ve tüketicinin buna dayanarak kredi kartı sözleşmesini fesih etme hakkı bulunduğu dikkate alındığında bu ücretlerin haksız şart olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayacağı düşünülmektedir.”açıklamalarına yer verilerek bankaların belirli şartların varlığı halinde kart ücreti talep edebilecekleri belirtilmiştir.
5.Kredi Kartı Ücretine İlişkin Yargıtay’ın Görüşü
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi içtihatlarında bankaların kart hamillerinden kart ücreti talep edebilecekleri, bunun haksız şart oluşturmadığı açıkça kabul etmektedir.
Nitekim, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 22.03.2011 tarih ve 2010/14259 E. 2011/4306 K. sayılı kararında[26]; “Bankalar … kar amacıyla kurulan müesseseslerdir. Bu yüzden görükleri hizmetin karşılığını da isteyebilirler. Ayrıca çok sayıda banka bulunduğuna göre de davacı (tüketici) kendi yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla dilediği bankadan kredi kartı kullanma imkanına da sahiptir. Bu durumda davacı ile davalı banka arasındaki sözleşmenin iltihaki bir sözleşme olmadığının kabulü gerekir. Bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hakkına sahiptir. Kredi kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti de bulunmaktadır. Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğaldır. Bankaların 5464 sayılı yasanın 25. Maddesi gereğince belirledikleri bu ücreti kart kullanıcılarından istediklerinde bunu ödemeye yanaşmayan kişilerle sözleşme yapmaya zorlanamayacakları gibi, mevcut sözleşmeleride bundan sonra sürdürmeye zorlanamazlar.” denilmiştir.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin bu kararı ile aynı mahiyetteki 07.02.2011 tarih, 2010/3958 Esas ve 2011/1717 Kararı ve 05.04.2011 tarih, 2010/13722 Esas ve 2011/5258 Karar sayılı kararında da[27] “…Davacının kullandığı kredi kartının, üyelik aidatı olarak ödenen paranın iadesine ilişkin davacı şikayeti üzerine verilen hakem kararı nedeniyle banka tarafından iptal edildiği taraflar arasında ihtilafsızdır. Öte yandan sözleşmede üyelik ücreti alınacağının kararlaştırıldığı da sabittir. Davacı, davalıya ait kredi kartının kullanılması nedeniyle davalı banka tarafından bildirilen ücreti, sözleşmeden hüküm olsun ya da olmasın ödemekle yükümlüdür. Bir başka deyişle, davalı banka üyelik ücreti ödenmeden kart verme yükümlülüğünde olmayıp, sözleşmedeki buna dair kararlarında haksız şart niteliğinde bulunmamaktadır…” denmiştir.
Gerçekten de bu kararlarda;
- Sözleşmede üyelik ücreti ödeneceğinin kararlaştırılmasının haksız şart olmadığı,
- Kredi kartının kullanılması sebebiyle sözleşmede hüküm olsun veya olmasın Banka tarafından bildirilen ücretin ödenmesi gerektiği,
- Bankaların kar amacıyla kurulan müesseseler olduğu ve bu nedenle gördükleri hizmetin karşılığını isteyebilecekleri,
- Bankaların gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hakkına sahip oldukları, kredi kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti de bulunmakta olduğu, Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtmasının doğal olduğu ve Bankaların 5464 sayılı yasanın 25. maddesi gereğince belirledikleri bu ücreti kart kullanıcılarından istediklerinde bunu ödemeye yanaşmayan kişilerle sözleşme yapmaya zorlanamayacakları gibi, mevcut sözleşmeleride bundan sonra sürdürmeye zorlanamayacakları,
belirtilmektedir.
Buna karşın basında büyük ölçüde yer bulan ve tüketicilerin kredi kartı ücretlerine ilişkin itirazlarında ciddi bir artışa neden olan Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18.07.2011 tarih, 2011/4736 E., 2011/11579 K. sayılı kararı üzerinde kısaca durmak gerekir.
Anılan kararda, esasen bankalarca kredi kartı ücreti talep edilmesine ilişkin esasa yönelik bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış, yalnızca, yasal düzenlemelere aykırı olarak talep ve tahsil edilen kart ücretinin iadesine yönelik zamanaşımı süresinin, Borçlar Kanunu m. 66’da belirtilen 1 yıllık zamanaşımı süresi olmayıp BK. m. 125 gereğince 10 yıl olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın basında yer alan haberler nedeniyle Yargıtay’ın, 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde kalmak kaydıyla tüketicilerden alınan kart ücretlerinin iadesine karar verdiği şeklinde bir algı oluşmuştur.
Konu hakkında Türkiye Bankalar Birliği tarafından yapılan 03.03.2012 tarihli Kredi Kartı Ücretleri Hakkında Kamuoyu Duyurusunda, bahse konu kararın, kredi kartı ücretlerinin yasal dayanağının bulunmadığı ve kart hamillerinin son 10 yılda ödedikleri kart ücretlerini bankalardan geri talep edebileceklerine imkan verdiği şekilde yorumlanmasının söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
6.Sonuç
Bankalarca kredi kartı hamillerinden yıllık kredi kartı ücreti talep edilebilmesine ilişkin olarak yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda sonuç olarak şu tespitlere ulaşmak mümkündür:
1- Bankalarca kredi kartı hamillerinden kredi kartı ücreti talep edilebilmesini engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bilakis, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 13/2 maddesinde bankaların yıllık kart ücreti alabilecekleri belirtilmiştir.
2- Bankalar;
a-Taraflar arasında bir sözleşme akdedilmiş olması,
b-Sözleşmenin yasada belirtilen koşullara uygun olarak en az oniki punto ve koyu siyah harflerle hazırlanmış olması,
c-Sözleşmede, yıllık kredi kartı ücreti talep edileceği hususuna yer verilmesi ve talep edilecek ücretin miktarının sözleşmede açıkça belirtilmesi,
d-Hesap ekstrelerinde tahakkuk ettirilen yıllık ücrete ve devam eden yıllar için de kart ücreti alınacağı uyarısına yer verilmesi,
e-Sözleşmenin bir örneğinin kart hamili tüketiciye teslim edilmiş olması
durumunda, kart hamili tüketicilerden kart ücreti talep edebileceklerdir.
3- Kredi kartı sisteminin kurulması ve devam ettirilmesinde bankalarca katlanılan birçok maliyet bulunduğundan, kart ücreti alınmasına ilişkin sözleşme koşulunun “tarafların hak ve yükümlülüklerinde, tüketici aleyhine bir dengesizlik yarattığından” ve “iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan” söz etme imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle, kart ücreti alınacağına ilişkin sözleşme koşulunun bankalarca önceden tek taraflı olarak hazırlanan sözleşmelerde yer alması ve tüketici ile müzakere edilmemiş olması onun haksız şart olduğu sonucunu doğurmaz.
4- Haksız Şartlar Yönetmeliğinin 6/3 maddesi gereğince, talep edilen kredi kartı ücretinin miktarı esas alınarak haksız şart değerlendirilmesi yapılamaz.
KAYNAKÇA
Açıkgül/Emine, Açıkgül/Hacı Ali,Teori ve Uygulamada Kredi Kartı Sözleşmeleri, Seçkin Yayınları, Ankara, 2007.
Atamer/Yeşim, Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları Sempozyumu Sunumları, http://www.tbb.org.tr/tr/
Buhur/Oğuzhan, Tüketici Kredisi Açısından Kredi Kartı Uygulamaları, Seçkin Yayınları, Ankara, 2004.
Çeker/Mustafa, Özel Hukuk Açısından Kredi Kartı Uygulaması, BATİDER, Haziran 1992, C. XVI-Sayı 3.
Çevik Şenpolat/Nesrin, Kredi Kart Ücretleri ve Karşılaşılan Hukuki Sorunlar, Banka ve Finans Hukuku Panel ve Seminer Notları, İstanbul Barosu Yayınları, 2009.
Kostakoğlu/Cengiz, Banka kredi Sözleşmeleri ve Kredi Kartlarından Doğan Uyuşmazlıklar Akreditif, Beta Yayınları, İstanbul, 2006.
Rabiha/Derya, Kredi Kartı Sözleşmesinde Bankanın Hak ve Borçları/Yükümlülükleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009 (http://tez2.yok.gov.tr/)
Sirmen/Lale, Banka Kredi Kartı Hamillerinden Yıllık kart Ücreti Alınmasına İlişkin Sözleşme Hükmünün Yargısal Denetimi, BATİDER, Aralık 2009, C. XXV, Sayı 4.
Teoman/Ömer, Kredi Kartı Uygulaması Açısından Tüketicinin (Kart Hamilinin) Korunması, Banka ve Tüketici Hukuku Sorunları Sempozyumu, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2010.
Teoman, Ömer, Hukuki Yönden Kredi Kartı Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul, 1996.
İNTERNET KAYNAKLARI
http://www2.tbmm.gov.tr/d24/2/2-0882.pdf
http://www.gumrukticaret.gov.tr/icerik/31/2049/tuketicinin-korunmasi-hakkinda-kanun-tasarisi-taslagi-tum-kesiml.html
http://tez2.yok.gov.tr/
http://www.tbb.org.tr/tr/
http://www.bkm.com.tr/donemsel-bilgiler.aspx
http://www.kazanci.com/cgi-bin/ara.cgi
http://www.kazanci.com/cgi-bin/ara.cgi
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1082m.htm
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem23/yil3/bas/b109m.htm
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss411.pdf
[1] Sirmen/Lale, Banka Kredi Kartı Hamillerinden Yıllık kart Ücreti Alınmasına İlişkin Sözleşme Hükmünün Yargısal Denetimi, BATİDER, Aralık 2009, C. XXV-sayı 4, s. 51; Buhur/Oğuzhan, Tüketici Kredisi Açısından Kredi Kartı Uygulamaları, Seçkin Yayınları, Ankara, 2004, s. 79.; Çeker/Mustafa, Özel Hukuk Açısından Kredi Kartı Uygulaması, BATİDER, Haziran 1992, C. XVI-Sayı 3, s. 127
[2] 5464 Sayılı Kanun’un 43. maddesi; “Bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası, 9 uncu, 12 nci, 24 üncü, 25 inci, 26 ncı ve 44 üncü maddesi hükümleri tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz.” şeklindedir.
[3] Kredi kartlarının Türkiye’deki Gelişimi için bkz. Rabiha Derya, Kredi Kartı Sözleşmesinde Bankanın Hak ve Borçları/Yükümlülükleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009, s.69 (http://tez2.yok.gov.tr/)
[4] Teoman/Ömer, Kredi Kartı Uygulaması Açısından Tüketicinin (Kart Hamilinin) Korunması, Banka ve Tüketici Hukuku Sorunları Sempozyumu, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2010, s. 107
[5] Kostakoğlu/Cengiz, Banka kredi Sözleşmeleri ve Kredi Kartlarından Doğan Uyuşmazlıklar Akreditif, Beta Yayınları, İstanbul, 2006, s.721
[6] http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1082m.htm
[7] http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss411.pdf
[8] http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss411.pdf
[9] http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem23/yil3/bas/b109m.htm
[10] http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem23/yil3/bas/b109m.htm
[11] 2/726 Esas no.lu Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, http://www2.tbmm.gov.tr/d24/2/2-0882.pdf
[12] http://www.gumrukticaret.gov.tr/icerik/31/2049/tuketicinin-korunmasi-hakkinda-kanun-tasarisi-taslagi-tum-kesiml.html
[13] http://www.gumrukticaret.gov.tr/icerik/31/2049/tuketicinin-korunmasi-hakkinda-kanun-tasarisi-taslagi-tum-kesiml.html
[14] Sirmen/Lale, s.54
[15] Sirmen/Lale, s. 58-60
[16] Çevik Şenpolat/Nesrin, Kredi Kart Ücretleri ve Karşılaşılan Hukuki Sorunlar, Banka ve Finans Hukuku Panel ve Seminer Notları, İstanbul Barosu Yayınları, 2009, s.497-500.
[17] http://www.bkm.com.tr/donemsel-bilgiler.aspx
[18] Çevik Şenpolat/Nesrin, s.497
[19] Atamer/Yeşim, Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları Sempozyumu Sunumları, http://www.tbb.org.tr/tr/
[20] http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss411.pdf
[21] Rabiha/Derya, Kredi Kartı Sözleşmesinde Bankanın Hak ve Borçları/Yükümlülükleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009, s.69 (http://tez2.yok.gov.tr/)
[22] Teoman/Ömer, Hukuki Yönden Kredi Kartı Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul, 1996, s. 171.
[23] Açıkgül/Emine,Açıkgül/Hacı Ali,Teori ve Uygulamada Kredi Kartı Sözleşmeleri, Seçkin Yayınları, Ankara, 2007, s.132
[24] Açıkgül/Emine, Açıkgül/Hacı Ali, s.132
[25] Sirmen/Lale, s. 64-65
[26] http://www.kazanci.com/cgi-bin/ara.cgi
[27] http://www.kazanci.com/cgi-bin/ara.cgi
|