logo

Kıymetli Evrakların Genel Özellikleri ve Kambiyo Senetlerinin Haczi, Legal Hukuk Dergisi, S.8

 

A- KIYMETLİ EVRAK 

1- TANIMI :

Kıymetli evrak öyle senetlerdendir ki; bunlarda mündemiç olan hak, se­netten ayrı olarak dermeyan edilemeyeceği gibi, başkasına da devredilemez. Tanımdan da anlaşılacağı üzere kıymetli evrakın en büyük özelliği, hakkın se­nede bağlı olması ve senetsiz ileri sürülememesidir. Ayrıca kıymetli evraklar kanunun öngörmüş olduğu bir takım şekli şartlara tabi olup tedavül kabiliyetini haizdirler. Ayrıca kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesi geçerlidir. Yanı kam­biyo senedi doğumuna neden olan ilişkiden bağımsız olup asıl borç ilişki­sin­deki sakatlık kambiyo senedini etkilemez.

 

2- DEVİR ŞEKLİNE GÖRE TASNİFİ:

a- Nama Yazılı Kıymetli Evrak :

Bir senedin nama yazılı senet olabilmesi için; (m.566)

1- Belirli bir şahıs namına yazılması. Senedin tanzimi sırasında senet ala­caklısı olarak belirli bir şahsın gösterilmiş olması.

2- Senedin emre yazılı kaydını ihtiva etmemesi.

3- Kanunen emre yazılı senetlerden olmaması icap eder.Kanunen emre yazılı senetlerden ise o takdirde “emre yazılı” olmadıklarının açıkca belirtil­mesi gerekir.

Nama yazılı senetlerin devri için; tüm kıymetli evrakların devri için zo­runlu bulunan zilyedliğin devri şartının yanı sıra, bir devir beyanına da ihtiyaç bulunmaktadır. Bu devir beyanı senedin arkasına yazılabileceği gibi ayrı bir kağıda da yazılabilir. (m.559/2)

Bu çeşit senetlerde borçlu, senedin hamiline (senette adı yazılı olana) veya onun hukuki halefi olan şahsa ödeme yapmakla borcundan kurtulur. (m.567)

Nama yazılı olan senetler tedavül kabiliyeti en az olan senetlerdir. Zira bu senetlerdeki hak alacağın temliki hükümlerine uygun olarak devredilebildi­ğinden borçlu temlik edene karşı sahip olduğu defileri devralana karşı da ileri sürebilmektedir.

 

b- Emre Yazılı Kıymetli Evrak :

Bir senedin emre yazılı senet olarak olabilmesi için;

1- Emre yazılı olması

2- Emre yazılı olmasa bile kanunen emre yazılı senet olarak kabul edil­mesi gerekir. (m.736)

Uygulamada sıkça rastlanan kıymetli evratlar olan çek, bono, poliçe ka­nunen emre yazılı senetlerden olduğundan bunlarda “emre” kaydı bulunmasa bile emre yazılı senet sayılırlar.

Kanunen emre yazılı olan bir senedin nama yazılı olabilmesi için “emre yazılı değildir” veya “ciro ile devredilemez” şeklinde bir ibarenin bulunması gereklidir. (m.593)

Emre yazılı olan bir senedin devri için ciro (tahsil, temlik, rehin) ve se­nedin zilyedliğinin devri yeterlidir. (m.559) Ciro senedin arkasına yapılacağı gibi alonj üzerine de yapılabilir. (Temlik beyanı gibi ayrı bir kağıda yapılamaz) Emre yazılı senetler uygulamada en sık rastlanılan ve kamu güvenini kazanmış olan senetlerdir. Zira senetteki kayıtlara güvenerek onu iktisap eden kimsenin, bilmediği kişiler arasındaki özel ilişkilerin kendisine karşı ileri sürülmesini önlemektedir. (Şahsi defiler) Buna karşın mutlak defilerin elbette tüm hamillere karşı ileri sürülebilmesine olanak vardır.

 

c- Hamile Yazılı Kıymetli Evrak :

Senedin metin ve şeklinden, hamili kim ise o kimsenin hak sahibi sayıla­cağı anlaşılan her kıymetli evrak hamiline yazılı senet sayılır. (m.570)

Devri en kolay olan kıymetli evraktır. Zira devri için sadece senedin dev­redilmesi yeterlidir (Ciro veya temlik beyanına gerek bulunmamaktadır). Bu nevi kıymetli evrakta hak tamamen senede bağlı olduğundan, senet kimin elinde ise o kimse hak sahibi sayılır. Hamiline yazılı olan senetlerde borçlu senedin zilyedine herhangi bir araştırma yapmaksızın ödemede bulunmakla borcundan kurtulur. Ancak m.558 gereğince ağır kusuru bulunmamalı veya senedin ödenmemesi konusunda bir mahkeme kararı olmamalıdır.

 

3- KIYMETLİ EVRAKTA DEFİLER :

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki; defi ve itiraz kavramları birbirin­den farklı kavramlardır. Defide borçlu alacaklının talebinin varlığını kabul et­mekte ancak özel bir sebebe dayanarak ödemeden kaçınmaktadır. İtirazda ise, hakkın varlığı inkar edilmektedir.

a- Senedin metninden doğan defiler : Bu tür defilerin tüm alacaklılara karşı ileri sürülebilmesine olanak bulunmaktadır.

b- Senedin hükümsüzlüğüne ilişkin defiler : Bu tür defiler hükümsüzlük nedeni şahsında doğan kişi tarafından senedin alacaklılara karşı ileri sürülebilir. (Örneğin imzanın kendisine ait olmadığı ilişkin iddia) Senet üzerindeki imzası sahte bulunan kişi hakkında o kambiyo senedi hükümsüzdür. Ancak senet üze­rinde imzası bulunan diğer şahıslar için senet geçerli olmaya devam eder. (İm­zası sahte olan senedin borçlu olsa dahi)

c- Şahsi nitelikteki defiler: Senedin borçlusu ile lehtarı arasında bulunan senet dışı ilişkilerden doğan defilerdir. Kural olarak şahsi nitelikteki defilerin senedi sonradan devralan üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesine olanak bulunmamaktadır. (Bilerek borçlunun zararına hareket edilmediği sürece) An­cak nama yazılı senetlerde, senedi lehtardan devralan kişiye karşı da şahsi nite­likteki defilerin ileri sürülebilmesine olanak bulunmaktadır. Senedi devralanın iyi niyeti korunmaz.

 

4- KIYMETLİ EVRAKIN ZAYİİ NEDENİYLE İPTALİ:

Senedin kaybolması, yanması, gasp edilmesi, yırtılması gibi hamilinin rı­zası hilafına elden çıkması hallerinde dava açılmak suretiyle kıymetli evrakın iptali için dava açılması gerekmektedir. Kıymetli evrakın tedavül edemeyecek derecede yıpranması ve bozulması hallerinde ise kıymetli evrakın iptaline iliş­kin hükümlerden yararlanılmaz. Böyle bir durumda senet hamilinin senet borçlusundan masrafını peşin vermek kaydıyla yeni bir senet düzenlenmesini talep ve dava etmek hakkı bulunmaktadır.

Kıymetli evrakı kaybeden kimse (senedin hamili veya senedi her hangi bir sebeple elinde bulunduran üçüncü kişi, örneğin Bankalar) mahkemeye baş­vurarak senet borçlusunun senet hamillerine ödemede bulunmasını engellemek maksadı ile ödeme yasağı kararı aldırabilir. Bu karar senedin sonradan üçüncü şahıslar tarafından bulunup borçluya ibraz edilerek ödemede bulunması iste­meye engel olmak için alınmaktadır.

Kaybolan senedin vadesi gelmiş ise, mahkeme ödemeden men kararında, borçlunun talebi üzerine, borçluya senet bedelini tevdi etmek hususunda izin verir ve bir tevdi yeri tayin eder. (m.669)

Çeklerde keşidecinin 711/3’ten faydalanma imkanı bulunduğundan iptal davası açma hakkı bulunmamaktadır.

Senedin iptaline ilişkin davalar, hamile ve nama yazılı senetlerde senet borçlusunun ikametgahı yer mahkemesinde, (hisse senetlerinde şirketin merke­zinin bulunduğu yer mahkemesinde, hazine bonolarında borçlu hazinenin tem­sil edildiği yer mahkemesinde) emre yazılı senetlerde ise senedin ödeme yeri mahkemesinde açılır.

Kaybolan senedin kimin elinde olduğu bilinmiyor ise dava hasımsız ola­rak açılır. Mahkeme ilan yolu ile, senedi mahkemeye ibraz etmek üzere hamili davet eder ve öngörülen süre içerisinde senedi mahkemeye ibraz etmez ise o takdirde iptal kararı vereceğini duyurur. İlân, Ticaret Sicil Gazetesi’nde 3 kez yapılır.

Mahkemece öngörülen süre içerisinde, elden çıkan senet mahkemeye ge­tirilir ise mahkeme dilekçe sahibine istirdat davası açması için süre verir. Di­lekçe sahibi bu süre içerisinde dava açmazsa mahkeme senedi getirmiş olana geri verir, keşideci hakkındaki ödeme yasağını kaldırır. (m.675)

Yapılan ilanlara rağmen öngörülen süre içerisinde kimse senedi mahke­meye ibraz etmez ise mahkeme senedin iptaline karar verir. (m.675)

İptal kararı alan senet hamili, haklarını senetsiz olarak borçluya ileri sü­rebilir. Eğer iptaline hükmedilen senede bağlı alacak muaccel değil ise, muac­cel hale gelinceye kadar senette oluşan hak üzerinde tasarruf edebilmek için iptal talebinde bulunan kimse, borçludan yeni senet düzenleyerek kendisine vermesini isteyebilir. (m.578)

İptal kararı, hasımsız olarak açılan dava sonucunda alındığı için, senette borçlu olan kimseye karşı kesin hüküm teşkil etmez. Bu sebeple iptal kararı alan kimsenin kendisine müracaatı halinde, senet borçlusu senet iptal edilme­miş olsa idi hangi defileri ileri sürebilecek idiyse, onları yine ileri sürebilir.

 

 

B- KAMBİYO SENETLERİNİN HACZİ:

Yukarıda belirtildiği üzere Türk Ticaret Kanunu’nun 557. maddesine göre kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi, başkalarına da devredilemez.

Kambiyo senetleri birer kıymetli evrak olarak kabul edilmekte ve Türk Ticaret Kanunu’nun düzenlemesinde poliçeler, bonolar ve çekler olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Kıymetli evrak olarak kabul edilmelerinin bir sonucu olarak yine yukarda belirtildiği üzere hak sahibinin belirlenmesi açısından; nama (TTK m.566)[1], emre (TTK m.736)[2], ya da hamiline (TTK m.570).[3] yazılı olabil­mekte­dir.

Kambiyo senetlerinin haczi İcra ve İflas Kanunun “mahcuz menkullere ilişkin muhafaza tedbirleri” başlıklı 88. maddesinde düzenlenmiş bulunmakta­dır. Buna göre takip borçlusunun alacaklı durumunda bulunduğu kambiyo se­netlerinin İcra ve İflâs Kanunu’nun 88. maddesi gereğince haczi mümkün bu­lun­maktadır.[4]

Ancak böyle bir durumda icra memurunun sözkonusu senetleri fiilen ele geçirerek icra dairesinde muhafaza altına alması zorunludur. Senetlerin muha­faza altına alınması haczin geçerlilik koşuludur. Bu sebeple alacaklının muva­fakati ile dahi olsa borçlunun elinde bırakılması mümkün değildir. Zira İcra ve İflas Kanunu’nun 88. maddenin ikinci fıkrasında diğer menkul mallar açısın­dan hacizli menkullerin alacaklının rızası ile üçüncü bir kişiye ya da borçluya bıra­kılmasının mümkün bulunduğu bildirilmekte iken (istenildiği zaman geri ve­rilmek şartıyla), aynı maddenin birinci fıkrasında hacizli “para, banknot, ha­mi­line ait senet, poliçe ve sair suretle cirosu kabil senetler, altın gümüş ve diğer kıymetli şeyler” bakımından böyle bir imkan getirilmemiştir.

1- Kambiyo senedine bağlanmış olan alacağın İİK m. 89 gereğince (senet borçlusuna haciz ihbarnamesi gönderilmek suretiyle) haczi müm­kün müdür ?

Yukarıda da belirtildiği üzere kambiyo senetleri yasa gereği birer kıy­metli evrak olarak kabul edilmektedir. Kıymetli evrak olmasından ötürü de, senede konu olan hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülebilmesi ya da başkala­rına devredilebilmesi mümkün değildir. (TTK m.557)

Bu sebeple, borçlunun elinde bulunan kambiyo senetlerinin haczi ancak senedin fiilen ele geçirilmesi ile mümkün olup, senet borçlusuna haciz ihbar­namesi gönderilmek suretiyle senede bağlanan alacağın haczi mümkün değildir.

2- Şayet kambiyo senedi borçlunun elinde değil de üçüncü bir şahsın elinde bulunuyorsa nasıl haczedilecektir ?

İcra ve İflâs Kanunu’nun 88. maddesinde cirosu kabil senetler bakımın­dan fiili haciz zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Buna karşılık, senedi elinde bulunduran açısından başkasına devir imkanı bulunmayan kambiyo se­netlerinin ise İİK. nun 89. maddesinde belirtilen prosedürle haczi pekala müm­kün olmalı­dır. Zira böyle bir durumda kambiyo senedi “borçlunun üçüncü bir şahıs nezdindeki menkul malı” niteliği taşımaktadır.

Örneğin takip borçlusunun alacaklı durumunda bulunduğu bir kambiyo senedi tahsil ya da rehin cirosu ile bir Bankaya verilmiş olabilir. İşte böyle bir durumda senedi nezdinde bulunduran Bankanın, senedi tekrar tedavüle çı­kartma imkanı bulunmadığından ilgili Bankaya İİK.nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmek suretiyle kambiyo senedinin haczedilebilmesi mümkündür.[5]

Örnek İçtihat:

Davacı vekili, borçlu M… A.Ş. nin her türlü hak ve alacağının haczi için 21.02 2000 tarihinde Garanti Bankası Mecidiyeköy Şubesine 89/1 haciz ihbar­namesi gönderilerek bankadaki çeklerin haczedildiğini, ilk haciz müvekkilinin dosyasından uygulandığından sıra cetvelinin bu dosyadan düzenlenerek mü­vekkiline 1. sırada yer verilmesi gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, bono ve çeklere fiili haciz uygulamayan davacının itirazı­nın haksız olduğunu belirterek şikayetin reddini istemiştir.

Mercii Hakimliğince iddia, savunma ve toplanan delillere göre şikayet konusu menkul malın bono olduğu, bononun 89/1’e göre değil 88/1. maddeye göre haczedilebileceği, bu nedenle sıra cetvelinde hata bulunmadığı gerekçe­siyle şikayetin reddine karar verilmiş karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, borçlunun dava dışı Garanti Bankasına ciro ettiği çekteki alacağın İİK. nun 89. maddesine göre haczedilip haczedilemeye­ceği konusunda toplanmaktadır.

Borçlunun üçüncü kişilerdeki hamiline veya cirosu kabil senede müste­nid alacakları bu senetler borçlu elinde ise fiilen haczedilerek muhafaza altına alınarak haczedilmeleri gerekir. Takip borçlusu tarafından üçüncü kişiye örne­ğin bankaya verilen ve banka tarafından rehin hakkı bulunduğu ileri sürü­len senetlerin İİK. nun 89. maddesi uyarınca haczi mümkündür. Zira bunların teda­vül kabiliyetleri bulunmadığından İİK. nun 88. maddesi uyarınca: fiilen hacze­dilerek muhafaza altına alınması gerekmediğinden İİK’nun 89. maddesi uyarın­ca konulan haciz geçerlidir. Mercii Hakimliğince bu yönler ve haciz tarihleri gözetilerek satış bedelinin davacı ve davalı arasında garameten paylaş­tırmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin reddinde isa­bet görül­memiştir.

(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 12.10.2000 tarih, 2000/6124 E. 2000/6722 K.)

Tahsil için bankaya verilmiş bulunan kambiyo senetlerinde icra müdürü, hacizli senetlerin icra dairesine teslimini bankadan isteyebileceği gibi, vadesi geldiğinde tahsil edilerek bedelinin icra dairesine gönderilmesine de karar ve­rebilir.

Buna karşın rehin için bankaya verilen senetlerde ise durum biraz farklı­dır. Banka, kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine karşı yasal süresi içeri­sinde vermiş olduğu yanıtta, sözkonusu kambiyo senetleri üzerinde rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmüş ise Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre; ortada haciz ihbarnamesine karşı yapılmış bir itiraz bulunduğundan icra müdürünün kambiyo senetlerinin icra dairesine teslimini isteme imkanı bulunmamaktadır. Zira İcra ve İflâs Kanunu’nun 89. maddesinde üçüncü şahsın itiraz sebepleri ara­sında “menkulün kendisine rehinli bulunduğu” iddiası açık olarak belirtil­miştir.

Böyle bir durumda banka, senet bedelini tahsil ettikten sonra alacağına mahsup edecek, bakiye bir bedel kalır ise mevcut hacze istinaden icra dairesine gönderecektir.

Çek, bono yada poliçe üzerine gerek İİK m.88 ve gerekse m. 89 gereğin­ce haciz koyan icra müdürü; sözkonusu kambiyo senetlerinin tahsili için aynı ya­sanın 90. maddesi gereğince gerekli tedbirleri almakla mükelleftir. Bu se­beple örneğin bono ve poliçeleri süresi içerisinde protesto etmeli ya da çekleri yine yasal süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz etmedir. [6]

Şayet icra müdürü sözkonusu bu işlemler için bir masraf yapması gereki­yor ise bu masrafın takip alacaklısınca peşin olarak ödenmesini isteyebilecektir.

Senedin borçlusu tarafından vadesinde ödenmesi halinde herhangi bir so­run bulunmamaktadır. Senedin tahsili sebebiyle elde edilen para icra dosyasına intikal edecek ve yasal şartlarının oluşmasıyla da takip alacaklısına ödenecektir.

3- Hacizli senet vadesinde borçlusu tarafından ödenmez ise ne ola­caktır ?

Böyle bir durumda takip alacaklısı kambiyo hukuku açısından senedinin hamili olmamasına rağmen, alacağı yetkiye istinaden senet borçluları hakkında icra takibi (kambiyo senetlerine mahsus) yapabilme ve hacizli senede ait bedeli bu suretle tahsil edebilme imkanına sahiptir.[7]

Zira İcra ve İflâs Kanunu’nun 120. maddesinin ikinci fıkrası gereğince; aynı suretle hacze iştirak edenlerin hepsi veya içlerinden birisi borçlunun üçüncü bir şahıstaki alacağının tahsilini veya böyle bir şahsa karşı haiz olduğu dava hak­kının kullanılmasını, masraflar kendine ait olmak üzere ve haklarına halel gel­memek şartıyla üzerine alabilirler.

Örnek İçtihat:

İİK. nun 85. maddesine göre borçlunun yedinde veya üçüncü kişide olan menkul malları veya alacağı haczolunabilir. Ticari senetler, para, menkul hük­münde olup, kanunun bunlar açısından tespit ettiği hükümler ve usul dairesinde haczedilebilirler. Bu haciz o menkule el koymakla tekemmül eder.

Olayda borçlunun bir üçüncü kişide olan alacağı nedeniyle, lehtar ve yet­kili hamil durumunda bulunduğu bono haczedilip ve fiilen icra memurluğunca el konulmuştur. Bu suretle üçüncü kişi durumundaki senet borçlusu aleyhinde , icra takibi ya da dava açma hususunda icra dairesinden aldığı yetki belgesiyle, mahcuz senedin alacaklısı yerine geçen, takip yapan şirketin kambiyo hukuku uyarınca senet arkasında ayrıca yetkili hamil olduğunu gösteren bir şerhin mevcudiyetine lüzum ve mahal kalmamıştır. Merciinin aksi görüşünde isabet yoktur. O halde itirazın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmelidir.

(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 10.07.1985 tarih ve E.13946 K.7878, Bkz. Talih Uyar İcra ve İflâs Kanunu sf. 2433)

 

[1] TTK. m.566 “Belirli bir şahsın namına yazılı olup da onun emrine kaydını ihtiva etmeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.”

[2] TTK m.736 “Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir.”

[3] TTK m.570 “ Senedin metni veya şeklinden, hamili kim ise o kimsenin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak ; hamile (hamiline) yazılı senet sayılır”

[4] İİK m.88 “Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabul senetlerle altın ve gümüş ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder.”

[5] Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 12.10.2000 tarih 2000/6124 E. 2000/6722 K.

[6] İİK m.90 “İcra Dairesi haczedilen hakların muhafazasına ve alacaklardan günü gelenlerin tahsiline çalışır ve lazım gelen masrafların peşin ödenmesini isteyebilir.”

[7] Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 12.07.1985 tarih E.13946 K.7878 Bkz.Talih Uyar İcra ve İflas Kanunun sf:2433